12 Ekim 2012 Cuma

BEYİN YANDI -519

Kendi kızı hayat kadını olmasın diye başkasının kızının pazarlanıyor olmasına göz yuman erkek kalabalığı. Satın aldığı köpekle gurur duyarken sokakta yaşayan hayvanlar konusunda acımasızca laflar söyleyebilen insan kalabalığı.. Çok kabayız, bir başkasının yaşama hakkı ve alanı hakkında atıp tutarken. Ben de öyleyim be kardeşim, senden ya da öbüründen bir farkım yok açıkçası. Hayvani duygularımızı nefretle besleyerek geliştiğimizi zannediyoruz. Hiçbir şey gelişmiyor aslında. Zamanın falan geçtiği yok, bu sadece büyük bir kandırmaca. Ölenlerin gerçekten kurtulduğunu düşünmeye başladım. Belki de şahane bir yere gidiyorlardır. Kıymet yaratamaz haldeyiz, sadece evvelden gerçekleşmiş güzel şeyleri taklit ederek mutlu olmaya çalışıyoruz. En azından son 10 senedir yeryüzünde "yeni" diye nitelendirebileceğimiz hiçbir şey yok. Gelişmeden saydığımız her şey yalan. Sadece paket değişiyor; talep ettiklerimizin içi hep aynı. Ayrıca neyi ne için talep ettiğimiz ise meçhul. Kötü olmaktan başka bir şey yapmıyor bunlar bizi. İnsanlık ya da bu döngü iyiye falan gitmiyor. Neyse, iyiye falan gitmiyoruz yani. Dünya iyiye gitmiyor. Ancak çok iyi "iyiymiş gibi" davranıyoruz ve rol kabiliyetimiz gelişiyor. Dünya bi sahne rerererörörörö Alikon Arıkon 12/10/12

13 Eylül 2012 Perşembe

BEYİN YANDI-518

YÜKSEK MÜSAADELERİ İLE ALÇAK İNSANLAR

İnsan derisi koltuklarında otururken
Senin benim adıma karar veren
Ayrıca ne idüğü belirsiz kararların altında
Milyonlarca canlının hayatını karartan
Parlak kıyafetlerin içinde
Birkaç huzursuz insan daha yaratmak için
Kurallar yazanlar ve uygulayanlar.

Şimdi kupkuru bir tahtadan yapılmış
Saçmasapan bir kayık ile
Karanlık suya doğru bakarken
Neredeyse kimsenin aklında yokken kaybetmek fikri
Cesaretinden esaret yaratmak için
Yahu işte öldürecek ya seni
Sebebi sadece kalbinin ritmi

alican arıcan
14/09/12

9 Eylül 2012 Pazar

BEYİN YANDI- 517

Hepinize selamlar sevgili sevenler. Öncelikle büyüklerimin patiklerinden, küçüklerimin ise eldivenlerinden öperim. Havalar yavaş yavaş soğuyor; illa ki birileri çok üşüyordur. 

Ben şu sıralar Yalıkavak'ta hayatımı devam ettiriyorum. Yediğim önümde, yemediğimse arkamda duruyor. Böyle olması oldukça olası. Neyse efendiler buralar ziyadesiyle sıcak. Neden bu kadar sıcak bilmiyorum, güney kesimi neden daha sıcak olur bana öğretmediler. Ben mal oldum. Çünkü beni eğitmediler. Bence bütün öğretmenlerimin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde yargılanması gerekir. 

Yalıkavak bu ay sakin. Muhtemelen geçen ay ya da evvelki ay gelsem hareketli olurdu. Ben Geriş Altı diye bir yerdeyim. Dün teyzemi ve eniştemi ziyaret etmek için Turgutreis'e gideyim dedim. Demez olaymışım. Maşallah buranın toplu taşıyanları saatte bir hareket ediyor. Tabii ben bu detayı bilmediğim için yine bir mal gibi bekledim durdum. Neyse ki beklediğime değdi. Sonunda gittim.

Buraya geldiğim ilk gün ise angut gibi Yalıkavak minibüsü beklemiştim. Ufak gibi gözükse bile bir yerden bir yere giderken ziyadesiyle zaman harcıyorsunuz sevgili sevenler. 

Sonrasında otele gelip odama yerleşmiştim; ama ne yerleşme yaaaaaaaa. Eminim kimse bir odaya böyle yerleşmemiştir. Odanın halini görseniz yirmi yıldır bu odalıymışım sanır ya da sanarsınız. Hangisi doğru bilmiyorum çünkü ben cahilim. 

Neticede tatil başladığından bu yana iki gün oldu. Toplamda beş gün burada kalacağım. Daha fazla kal deseler hayatta kalmam. Çünkü o kadar da güzel değil. Denizi dalgalı çünkü rüzgarı kuzeyden doğru esiyor. Kimse kimseyi dalgalı denizle imtihan etmesin kardeşlerim. Hele ki ben hiç sevmem. Çünkü ben net biriyim, duru ve sakin bir deniz gibi. Kendine güvenen şöyle gelsin. Bana karşı koymak, güven, özveri...ne diyorum lan ben. 

Turgutreis'i anladığım kadarıyla çok daha güzel. Orada hemen hemen her şey var. Cumartesi günleri pazar kuruluyormuş. Ne kadar ironik öyle değil mi? Değilse çıkazlasın biri söylesin dobra dobra. Dobran James.

Bence Turgutreizz Yalıkavak'a beş ve katları kadar basar. Bir daha da ardına dönüp bakmaz. Ancak bu demek olmuyor ki Yalıkavak'a gelmeyin. Gelin gelecekseniz ama yavaşşş gelin hayvanoğluhayvanlar. İnsan yaşıyor burada. Bence bir erkek Yalıkavak'ta özellikle şu dönemde yalnız başına fazlaca takılırsa eşcinselliğini keşfedebilir. Ne alaka? diye sormayın. Aman bana ne be gerizekalı dediğinizi duyar gibiyim. Umrumda değil. 

 Neyse perşembe sabahı döneceğim hayırlı ve hayırsız şekilde. 

Görüşürüz.

Alican Arıcan
09/09/12

4 Eylül 2012 Salı

BEYİN YANDI-516

AKSARAY'DAN GEÇER Mİ?

Düşmanın nereden saldıracağı belli olduğu için kendisinden o kadar korkmaya lüzum yok
Ancak dostunun nereden saldıracağını bilemezsin; çünkü her açığından haberdardır kendisi.
Hangi açığını kullanacağını bilemezsin.
İnsansın, hele ki duygularınla yaşıyorsan daha da insansın.
Düşman canını yakamaz, ancak dost yakar canını.

Necip Nazım Kıssadanhisse

1 Eylül 2012 Cumartesi

BEYİN YANDI-515

diziyorlar karşısına 5 tane yalaka. cevapları belli sorular evvelden hazır edilmiş vaziyette...

programın hangi kanalda gerçekleştiğinden bile belli olan bir "taraf" olma hali...

birileri buna "basın özgürlüğü" diyor. ben bu düşüncelerimi buraya yazdığımda da bir şekilde hipnoz edilmiş arkadaşlarım "alican sen de her şeye karşısın ama" diye tepki koyuyor sonra.

daha aylar evvel "türkçe olimpiyatları" meselesinde kendimce fikrimi söyledim diye dert oldu. olabilir tabii ki herkesin kendi görüşü. ama sakın "karşıt görüş" sahibi olmayın. ne olursanız olun zaten karşıt bir görüşün yoksa onlardan oluyorsun. yani her şeyi "şahane" zannedenlerden.

harçlar kalktı mesela en son..
e kimse sormuyor..kaldırılan harçların acısı nereden çıkacak? diye.

şimdi bu soruyu sorduğun zaman da "marjinal" oluyorsun. ne bileyim "doyumsuz" oluyorsun. belki "arsız" bile olabiliyorsun. neticede yaftalayacak olduktan sonra sebep bol, çeşit bol.

"ülke kötüye gidiyor" diye bir fikrin varsa kesin sapıksın. kaçarı yok yani "kötü" düşünüyor olmanın. hesapları hazır kenarda çünkü "e 2000'de nasıldı?" diye soruyla geliyorlar.

e canım benim madem bu kadar seviyorsun tepeden tırnağa iktidarını, hani bu abiler ablalar kalabalığı dokunulmazlık kaldıracaklardı?

ben de bu soruyu soruyorum sana ya da size. hani ben marjinalim ya..e cevapla bunu..

tonla insan evladına dokunmakla kalmadıkları gibi her birimine sızdıkları güvenlik güçleri ile elalemin kapısını sabaha karşı çalıp bazılarının peşini "ölene kadar" bırakmadılar. ailenizden birinin alınıp götürülmesi lazım öyle değil mi? sırf diğer insanları anlamak için aynı acıyı yaşamanız lazım öyle değil mi?

kusurlu mantıklarınız bunu gerektiriyor çünkü. yahu 10. yıl marşında bahsi geçen demir ağlarla örmek konusu bile dert oluyor birilerine. sürekli bir geçmişi kötüleme hali. tarihi yok etmeye çalışma hali ve bununla birlikte yeni bir "tarih yazma" derdi.

ben bunun neresinde iyi niyet arayabilirim ki?
akıldan, mantıktan ve insanlıktan azıcık nasiplenmiş birisi 2002'den beri olanların bir kısmını bile peşpeşe okuduğunda ya da düşündüğünde vicdanı sızlamadan nasıl yaşar ki?

e bazıları ya da bazılarınız yaşayabiliyor. ben de buna hayret ediyorum açıkçası. demek ki senelerce kin ve nefret beslemişsiniz içinizde. bari birazcık samimi olun ve bunu açıklayın kardeşim.

açık açık söyleyin ayrım yapmadan nefret ettiğinizi.
işte o zaman en azından o tavrınıza saygı duyarım. ama böyle gülümseyerek cinayet işlemek hoş olmuyor. çünkü bu yaşadığımız şey hayat kardeşim; film falan değil bu.

alican arıcan
01/09/12

13 Ağustos 2012 Pazartesi

BEYİN YANDI-514

bu akşam o kadar canım sıkıldı ki bir ara, gittim izmir ekiplerinin hazırlık müsabakalarına şahit oldum bir trt kanalında.
sonrasında salona geçtim. kardeşimle oturuyorduk ve annemle babam geldi eve.
annem kardeşime ays ti, bana layt kola almış çünkü ben diyetteyim-rejimdeyim
kahretsin bu çok zor, hele ki pide çıkarken. pideden nefret etmek için onu "yumurta kokuyor" olmakla suçladım. ancak başaramadım çünkü pide çok güzel bir yiyecek. bana "ömrünün sonuna dek pide yiyeceksin" şeklinde ceza kesseler yanına yumurtalı patates ve limonata vermeleri şartıyla bu cezayı kabul ederdim. elbette sonrasında bir twix'i hak ederdim.

neyse babam gecenin bi vaktinde ays ti ve kola içmemize sitem ederek uyumak için uyuduğu odaya gitti. peşinden annem gitti.
ben ve kardeşim salonda kaldık. bir festival filmi ilişti gözümüze sinema kanallarından birinde. biz varlıklı bir aile olduğumuz için televizyonumuzda "sinema kanalı" var. festival filmi verenini açmıştık işte. uruguay yapımı hiroşima isminde bir film başlamıştı. henüz dört dakika olduğundan bir şey kaçırmadığımızı düşünerek izlemeye karar verdik ancak film o kadar sıkıcı çıktı ki biz sıkıntıdan kardeşimle kavga edip birbirimizin kollarını kestik. şaka yapıyorum kesmedik kanalı değiştirdik.

sonra ben daha da sıkıldım
zaten sonrasını hatırlamıyorum
koca akşamdan hatırladığım dizimin daha az ağrıdığı ve denizlispor'un bucaspor önünde 2-0 önde oluşu.
bu arada denizlispor'u engin ipekoğlu çalıştırıyormuş bunu da öğrenmiş oldum.
günümüzde bir bilgi ne kadar saçma olursa olsun önemlidir. çünkü yaşadığımız bu dönem maalesef çok "bilgi" barındırıyor.

iyi akşamlar.

alican arıcan
14/08/12

30 Temmuz 2012 Pazartesi

BEYİN YANDI-513

Sevilecek bir şey bırakmayanlar için iyi niyetten tümüyle uzak bir mektup


Futbolu seviyordum, maçlara gitmek iyiydi. Eğlendiğimi düşünürdüm. Tribünde adam öldürmeye başladılar onu bıraktım.
Baktım ki herkes eşit şekilde eğlenmiyormuş. Bazısı biribirini kesip biçerek eğleniyor. Yazık günah be kardeşim içine ettiniz tüm iyi niyetimin.

Sinemaya giderdim tek başıma. Kimseyle görüşmediğim bir dönem oldu geçtiğimiz sene değil ondan önceki sene. O zaman diliminde tek başıma gittiğim filmlerin hepsi kötüydü. Ne kötü filmler yapıyorlar. Neyse sonra arkadaşlarla gitmeye başladım falan, baktım filmler iyi geldi. Demek ki filmler kötü değildi. Arkadaşlar kötüydü onlar düzeldi. Yok yok arkadaşlarda kötü değildi.
Benim canım sıkkındı biraz. Yalnız kalmak istedim. Bunu istemiş olmamın sebebi yine kötü insanlardır.

Çok sevdiğimiz ortamlar olurdu eskiden. Sık sık toplanılır muhabbet edilirdi. İlla ki alkol almak değildi mesele, zaman zaman çay içilir ama yine muhabbetin dibine vurulurdu. Kalmadı o ortamlar içine ettik birlikte.

Uzun mesafeler koymazdı kimseye; yani ben öyle bilirdim en azından. Uzun mesafeleri teperek ilerlemek sıkmazdı kimsenin canını. Sonra değişti, işler tersine döndü. Çok yakın mesafelerden bile uzaklaştık. Baktım ki iyi niyet kalmamış. Çok şükür gördüm onu.

Arkadaşlarım var, sevdiğim arkadaşlarım her şekilde uyarmışlardır. Uyarılarını dikkate almadım, ben insanların söyledikleri şeyleri dikkate almazdım. Meğer almam gerekiyormuş, bugün içinde olduğum durumdan anlamam gereken bu. Son dönemler pek iyi değil ve sebepleri var. Kimsenin tek taraflı konuşuyor olması umrumda değil, vicdani bir sıkıntı vardır ve ben bundan pay almam. Koca koca insanların kalp spazmı ben değilim. İçim rahat.

Aile güzel şeydir, eskiden daha sık toplanılırdı. Şimdi ise bayramlar bekleniyor ama öyle yalandan yani. Samimi falan olduğu yok kimsenin. Zaten öyle bir derdi de yok insanların...Neyse yani şimdi iyi bir şey kalmadı pek "aile" olmaya dair. Büyükler öldükçe küçükler birbirinden uzaklaşıyormuş zaten. Sadece kendi ailemden değil, arkadaşlarımdan da gördüğüm budur.

Vefa şahane bir duygu aslında. Ancak içimizde kalmamış. Kimsenin içinde kalmamış ki. Yazık lan hepimize.
Kapının anahtarını verdim bazı yakınlarıma. Kapıyı açıp içeri s.çtılar sağolsunlar. Bırakın meselenin üzerine güzel adımlar atmayı. Önce beni gözden çıkardılar. Bu yazı "başkalarını suçlama" yazısı değildir. Belki siz "öyle görmek istediğiniz için" öyle görürsünüz ancak öyle bir yazı değil. Kimseyi buna ikna etmem gerekmiyor ancak ben bir baktım ki etrafımda polisler varmış. Benim vicdanıma hesap sorabilmeyi kendine hak gören. Neyse ben bir hesaplaşma içine girmeyeceğim. Nasılsa sizin saçmalıklarınızı sizden çok yorumladığımdan ömrüm sizin gibi eşşek kafalılardan daha kısa olacaktır. Canınız sağolsun insanlık öğrenmiş oldum.

Kimsenin işine karışmak ya da moralini o şekilde bozmak istemem. Kaldı ki 24 senedir böyle bir şey yaptığımı düşünmüyorum. Şakayı severim ben, bu şekilde eğleniyor olmak çok hoşuma gidiyordu. Yine de gider ama öyle eskisi gibi değil sanki. İnsanın içinde olumlu duygular bırakmıyorlar, tamam yani yine hayat güzeldir iyidir falan ama. İnsan hiç beklemediği insanların kötü hareketlerini görünce çıldırmaması elde değil. Ben çıldırdım. Bunun için ayrıca bir hesap kitap derdinde değilim. Nasılsa zaman tersi - düzü gösterecektir insanlara.

Yani mesele sevilecek şey bırakmayan çirkin suratlı insanlarda.

Teşekkürler

Alican Arıcan
30/07/12