Facebook garip bir yer.Fotoğrafların altındaki geyik muhabbeti tadındaki yazışmalar gün geçtikçe yaygın hale
geliyor.Msn denilen haberleşme aracının pabucu damdan ziyade dahada uzak bir alana fırlatılmış olmalı ki.Fotoğraf
altları muhabbet alanı haline gelmiş iyice."Kanka çok yakışmışşş","Kanks fenalardasın yaaaa","Jnm çok güselll
olmuşsuuuuun" tarzı yazılardan ziyade daha bir mizah aklı gerektirecek yorumlar okuyorum ne zamandır.Maşallah
en azından belli bir kesim bu tür ortamlarda mizaha yönelmekten korkmamış tarz değişikliğine gitmiş.Çünkü şahsen
ben bilmem kimin kankasına neyin yakışıp yakışmamasıyla değilde aralarındaki muhabbetin geyik dozuna bakmaktan
hoşlanıyorum.Ulan aslında ondanda neden hoşlandığım tam olarak belli değil.Sanırım günlük hayatta ve facebook gibi
arkadaşın eşin dostun bir şekilde bir araya geldiği yerlerde ortamın ciddiyetini sağlayamamakla beraber sağlanmış
ciddiyetede ayak uyduramamamdan kaynaklanıyor olmalı bu durumum.Herneyse üzümü yiyipte bağını sormamak gibi bir
hayvanlığın sponsorluğunda devam edeyim yazıma.Çok deşince yaralanıyor insan.Sonra kendimle çelişiyorum güzel
olmuyor.Nerede kalmıştık en son.Vallahi ben en son Uurlarda kaldım o evde aynı zamanda Selçuk ve Ethem de
kalıyor.Kabaca üç arkadaşın evi oluyor zaten.Gittim gördüm güzel ev tutmuşlar koca adamlar ne de olsa bu saatten
sonra kötü ev tutacak değiller ya.Ahanda belli bir süredir saçma şeyler yazmam karşısında ne düşünüyorsunuz acaba
?.En son nerede kaldım? sorusundan çıkardığım Uur larda kalma konusu bile benim angutlukla ne kadar haşır ve neşir
olduğumunda adeta bir kanıtı gibi.Neyse en son kaldığım yer "fotoğraf altı geyik muhabbetleri" aslında çok
okumuyorumda başkasının yazdıklarını.Genelde arkadaşlarımın profillerini gezmekle zaman geçiriyorum.Hani şu
profilimi kim gezmiş? dalgası var ya.İstiyorum ki o olaya girişen arkadaşlarım sürekli beni görsünler.En çok beni
görsünler.Hatta beni o kadar çok görsünler ki benden bıksınlar.Merak ediyorum fotoğraflarda nasıl çıkmışlar falan
o arada denk gelirse bir iki güzel muhabbet okuyunca hırslanıp başkasının fotoğraflarına dalıyorum bende.Bazen
sevmediğim insanlar oluyor onlara bile bile kötü şeyler yazıyorum.Elbette benimde sevmediğim insanlar var
zaten hayatı güzel kılanda onlar bence.Onların sayesinde rahat uyuyor rahat uyanıyorum gözümdede çapak falan yok
özellikle son beş senedir çapakla alakasız uyanmalar yaşıyorum diyebilirim.Hatta dedimde üzerinden geçmiş olayım.
Evet dediğim gibi sevmediklerime kötü yorumlar yazıyorum bilerek.Güzel oluyor,vazgeçilmez olduklarını unutuyorlar
sayemde.Hani birine çok aşık olursunuzda gün gelir ona olan bütün hisleriniz bir yada bir kaç sebepten biter ya
ben o durumuda çok severim.Hayatta yaşanılan oyuncu değişiklikleri güzeldir.Çünkü hayat en uzun sahnelenen bir
oyundur bence ve bu oyunda yorulup gidenler olmalıdır ölü yada diri olsun.Ki öldüğü halde hayatımızda yer eden
insanlar vardır yada isimler demeliyim.Evet fiziksel manada hayatımızda olmasada aslında ismiyle her gün andığımız
insanlar vardır.Onların rolleri basittir konuşma yok birşey yok.Haklarında "şuradan girer şuradan çıkar" gibisinden
komutlar falan yok oh ne güzel hayat lan açıkçası.Evet nereden nereye geldik hakikatten enteresan bir yolculuk
yaşıyorum bu yazıyı yazarken.Evet oldukça enteresan cidden.Sanırım anlamlı bir son uyduramayacağım yazıya.İlk defa
böyle bir korku yaşıyorum diyebilirim.Daha önce binlerce yazı yazdığımdan ve hepsine güzel bir son uydurduğumdan
dolayı böyle bir korku yaşamak beni fena tırsıttı.Korkuyorum evet siz değerli arkadaşlarıma anlamlı bir son ile
veda edememekten çok korkuyorum bana bir çay ısmarlasanız bu sıkıntım geçer diye düşünüyorum.Hani büyük gazetelerde
köşe yazısı yazan tiplerin bir avantajı var.Gittikleri kafelerin barların reklamlarını yapıp gittikleri yerde
hesap ödemekten yırtarlar.Hani örnek lazımsa illa ki başlık genelde kafenin adıda kullanılarak çıkarılır.
("OSSURUK KAFE DİYE BİR YER"
Geçtiğimiz günlerde yakın arkadaşım kadim dostum Zortekin ile birlikte
Rahmi Touch müzesinin karşısında hemen deniz kenarına konulmuş muhteşem ötesi
dostlukların ardı ardına pekiştiği.Garsonların ardı ardına koşuştuğu
daha mekanın kapısına geldiğinizde valelerin ardı ardına sitiştiği bir yer orası
evet adındanda anlaşılacağı üzere ossuruktan bir yer aslında.İçeri girdikten
bir süre sonra "ben nereye düştüm annasını skeyim" diye feryat etmeyene
mutfak adı verdikleri yerde bir güzel tecavüz ediyorlar.Çırılçıplak kalıyorsunuz
evet evet yanlış okumadınız yanlış yazıyorsamda allah bin türlü bellamy versin.
Ardından ardı ardına koşuşan garsonlardan birisi masanıza bir menü bırakıyor
hasırla kaplanmış menüye ne demeli tam bir tasarım harikası kimin aklına geldiyse
ben o aklın orta yerine sçayım.Evet ardından menüyü açıyorsunuz bir bakıyorsunuz ki
meksika mutfağından tut meksika mutfağına kadar geniş bir yelpazeye sahip
düşünün ki bülent ersoyun yelpazelerindende büyük.Gördüm menüyü aldım boruyu
o derece yani.Herneyse gidilmesini şiddetle tafsiye ederim.Rahmi Touch müzesi
karşısında hemen deniz kenarına kondurulmuş kırım kongo kanamalı kenelerinden
çok uzakta sessiz sakin içinde sadece nejat alp şarkıları çalınan bir yer.Ha
bu arada hesap ne kadar bizim...Hesabınızı yan masadakiler ödedi efendim...
Ha sağol canım.)
İşte bu ve bunun türünde yazılar yazabiliyor olsaydım hakikatten bedava yaşardım.Örnekler çoğaltılabilir
imkansız diye birşey yok.Dediğim gibi adam gibi yorumlar yazın sizleri daha çok takip edeyim.Mesaj kaygısı
falan yok bu yazının.İşte saçmasapan bir yazıya vakit harcayabileceğimi gösterdim sizlere.Takdir edin lan beni
herkes bilim adamı olacak diye birşey yok ya.
Alican Arıcan
01.Ekim.2008.Çarşamba
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder