İlla ki hepimiz gelecek ile ilgili hayaller kurmuşuzdur.Bir bankada genel müdür olmak,mimar olmak,ressam olmak,reklamcı olmak,...vb zart zurt meslekler işte.Herkes kendince bir hayal kurmuş ve bunuda yakın
çevresi ile paylaşmıştır kesin.Ufakken en çok muhattap olduğumuz soru "büyüyünce ne olacaksın bakiym?" sorusudur.Erkekler "polis" kızlar "öğretmen" olmak isterler.Hiç bir çocuk kıreyatif direktör olacağım demez
diyemez zaten çünkü öyle birşey bilmez bilmediği için birşeyde kaybetmiş değildir zaten.Ben üçüncü sınıfa kadar okuyup ondan sonraki kısımda hayatımı çöpçü olarak devam ettirmeyi kafaya koymuştum ilk okula
başlarken.Nereden bilebilirdim ki senelerce okuyacağımı.Aklımda böyle bir gelecek yoktu açıkçası.Hala daha okuyorum hatta.Bir okula başlayıp bıraktım başka bir okula gene başladım.Bazen geçmişi düşünüp
diyorum acaba yanlışmı yaptım belki hakikatten çöpçü olsaydım daha mutlu olabilirdim.Öğrenmeye başladığımız andan itibaren sorumluluklarımız arttı çünkü.Hiç unutmam dördüncü sınıfa giderken bir sözlüde "what nedir?" sorusu ile karşı karşıya kaldığım anı.Üyesi olduğum neslin salaklaştırılma çabalarına kurban gittiğini o gün anlamıştım.Dönemin milli eğitim bakanlığı İngilizce eğitimin devlet okullarında dördüncü sınıftan itibaren başlatılması gerektiği konusunda bir karar almış idi.İlk kurbanlarda bizlerdik sanıyorum.E tabi herkes acemi olunca (hem öğretmen,hem öğrenci).Yine hiç unutamadığım bir olay yaşamıştık.İngilizce dersimize giren uzun sarı saçları ve zaman zaman asabiyetiyle hatırladığım genç bayan tahtaya "I am" yazdığı an sınıfta sağlam bir gürültü kopmuştu kahkaha şeklinde.Daha doğrusu direk kahkaha demeyelimde ona kararsız bir gülmeydi işte.Arada kalmışlığın verdiği bir dingillik olsa gerek.Hani zaten yeterince ufağız ve kendi dilimizle ilgili problemleri çözmekten aciz bir vaziyetteyiz.Birde üstüne yeni bir dil öğrenme durumu pekte hoş olmamıştı açıkçası.Hani öğrenmek için kastırdığımız kendi dilimizin bir gün İngilizce öğrenmeye kastırırken tahtaya yazılan "I am" ile alaka kurmamızda işe yarayacağını bilseydik en başından.Sanırım mantıklı olanlarımız hiç başlamazdı bu serüvene.Herneyse işte benim hedefim çöpçü olmaktı işin en başında.Ve o gün bu gündür hala daha hayal dünyası içerisinde yaşamaktayım bu konularda ayaklarımın yere bastığı söylenemez pek.Bayan muhabbetlerinde bayanlarla yaşadığım teke tek mücadelelerde son dönemde muhabbetin yönünü kendime çevirmekte kullandığım ileriye dönük hayalim "sinema yapmak" nedense ben ileride sinema yapmak istiyorum dediğimde hiçbir bayan "aa iki sokak ötede yapılmışı var" gibisinden bir yaklaşımda bulunmayıp üzerine aşşağılayıcı bir kahkahada patlatmıyorlar.Sanırım onu bende yapmazdım.Açtığım kısa film muhabbetleri bir süre sonra karşı tarafında işe katılmasıyla "aa bende çok film izlerim ya" cümlesininde karşımdaki bayana verdiği yetkiyle birden kontra atak şeklinde bana dönüyor.Karşımdaki bayan benim hayalini kurduğum mesleğin sektörüyle benden daha alakalı ise işte o benim bittiğim an oluyor diyebilirim.Bazen kendime gerçekten çok kızıyorum.Kardeşim direk sinemayla ilgileniyorum de kaç git uzaklara.Neden uzatıyorsun ki muhabbeti.Ingmar Bergmanın zarttırı filmini izledin mi?,Federico Fellini sineması hakkında fikrin nedir?,Tarkovski filmleri hakkında seninde zart zurt yorumun aynı mı? türü sorularla muhattap olabiliyorum bir süre sonra.Eee evet şöyle güzel böyle güzel aslında Federico Giunti defans önünde Felliniden daha iyi en azından atak kesiyor bak o da izlenebilir hatta Giunti'nin en iyi filmi şeydir ya dur hatırlayacağım şimdi hah buldum Revivo'nun belini nasıl kırdım? onu izledin mi bakalım ha?.Tabi karşıdaki bayan anlamaz ilk etapta açılan yeni konunun futbol ile ilgili bir geyiğin malzeme edilerek sinemaya aktarıldığından.Ben o esnada kendimi toparlamaya çalışırım.Çünkü iktidar ele geçmeye yakınsa peşi bırakılmamalı.Bayanlar güçlü erkekleri severler öyle değil mi?E madem açtık konuyu bir şekilde ele geçirmek lazım iktidarı.Güçlü erkeğim lan ben.Her konuda tecrübe sahibiyim iki yabancı dilim var birisi alicanca diğeri hayvanca ee daha ne olsun kendime katabileceğim bütün özellikleri katmışken hayatım boyunca birebirde muhabbet edemediğim adamların çektiği filmler yüzünden kendime aşık etmeye çalıştığım bayandanmı olayım.Yaklaşımımda bir sorun görmüyorum ayrıca "ileride yönetmen olacağım" tarzı kurduğum cümlelerden sonrada "ooo ozaman yatağından çok kadın geçecek anlaşılan hahahahahaha" şeklinde tepkiler aldığım bayanlarında allah bin türlü........Yaklaşım tarzı bu ve türleri şeklinde olduğunda karşımdaki insan evladı Penelope Cruz olsa gebersin gitsin pekte derdim olmaz açıkçası.Gelelim yaznının final kısmına.Ben ileride gerçekten sinemayla alakalı bir yada birden fazla iş yapmayı istiyorum o çok ayrı bir konu.Ancak şu dönemde içinde bulunduğum işleri ve dışından izlediğim takip ettiğim işleri kesinlikle bayanlarla daha iyi bir gelecek kurabilmek için kullanıyorum.E insan kendiyle barışık olmalı yaptıklarına sahip çıkmalı.
02.EKİM.2008.PERŞEMBE
Alican Arıcan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder