6 Ağustos 2011 Cumartesi

BEYİN YANDI-402

Sanatçı kendi kendine kafaya takıp hayal dünyasında kurduğu manyaklıkları sosyal hayata adapte etmeye çalışarak "diğerlerinden" bir farkı olduğunu ispat etmeye çalışarak harcadığı ömrünü yine "diğerleri" gibi aynı yere yani toprağa teslim ederken bile düşündüklerinden,yaptıklarından ya da yapacak olduklarından vazgeçmeyerek sanıyorum burnunun dikine gide gide bir hayatı tüketen yapıya sahip olabilme denyoluğunu gösteren insana denir.

Bu insanlar "diğerleri" olarak niteledikleri..hatta zaman zaman yaftalayıp yapıştırdıkları insanlar kadar basit hayatlar yaşamazlar.Kendilerini az ile yetiniyormuş zannederler ama aslında yetinmezler.Popüler olanla dert biriktirip daha az popüler olan şekillerde kendilerini ifade ederler ve bu hep sinirlerinin bozuk olmasına sebep olur...çünkü gerçekten sanat yaptığını düşünenleri pek kimseler umursamaz.Genele hitap etmeye çalışırken özünü yitirmeye başlar gerçek sanatçılar.Zamanla işler kötüye gitmeye başlar..para kazanmayı..hatta çok para kazanmayı herkes ister..ha gerçek ha yalancı..ama sanatçıyım diyen çok para kazanmak ister..çünkü sanata ne kadar mesai harcamışsa karşılığını fazlasıyla almak ister.

Bazı sanatçılar kaldırım taşları üzerinde verir son nefesini..bazıları adresini hiç bilmediğimiz bakım evlerinde..bazıları tanımadıkları insanların yan dairelerinde ölürler..bazıları kalp ve bazıları sevgi yetmezliğinden tüketir son nefesini..ama bazıları aşırı ilgiden bıkar ve öyle bırakır gider tüm servetini..bazısı mehmetçik vakfına bağışlar..bazısı anasız babasız çocuklara..bazısı engellilere..bazısı tek direksiyonu olan taksi şoförlerine..bazısı arıza yapmış dört tekerlekli bisikletlerin kışın çift çorap giyinen gerizekalı sahiplerine bırakır servetlerini..anlayacağınız isteyen istediği yere istediği miktarda para bırakabilir giderken..bunu kimse engelleyemez..

Sanatçı "herkes" gibi düşünürse sanatçılığından ödün vermiş olur zaten.Doğal olarak sanatçılık süreci zordur.Herkesin siyah dediğine ancak bir sanatçı beyaz diyebilir..ve herkesin beyaz dediğine ancak bir sanatçı siyah diyebilir..herkesin herkes dediğine sanatçı herkeş derse o sanatçı hayvan olur zamanla..sanatçı sifonu çeken değil..sanatçı sıçandır yeri geldiğinde..zaten her insan yeri geldiğinde sıçar..yeri geldiğinde sıçmıyorsa bağırsakları bozulmuştur o insanın..ya patates haşlanır..ya kolanın asiti kaçtığında içilir..ya kahve yenir bir tatlı kaşığı..kabızlığın çarelerinden sadece bazısıdır bunlar..ha muz var..muz yiyenlerde vardır..ama muz yemek erotizm sebebidir..keza çilek..keza kivi..keza küza.

Herneyse bu sebeplerden dolayı (ki yukarıda nasıl sebepler bahane ettiğimi unuttum bile) 23 senelik müzik yaşantımı sırf birileri "gitme".."geri dön" çağrıları yapsın..kapımda köpek olsun..güzel kızlar çırılçıplak karşımda poz versin..liseliler sadece ağlasın..saçları sarı olan kızlar biraz düşünsün..otopark mafyaları biraz insafa gelsin..küçük beyoğlunda takılan gençler müziğin sesinden etkilenmeden birbirleriyle konuşabilsin..firuzağa'da takılanlar kendilerini sanatın merkezinde zannetmesin..şişko kızlar biraz utansın..isilikler azalsın..koltuk altı kılları kendiliğinden dökülsün..sümüklü kediler kendilerine sahip bulsun..otoyoldaki hayvan ölümleri yerine hayvan gibi otomobil kullananlar uslansın..kablosuz internet kasımpaşa'ya da gitsin..sultanbeyli'ye reina açılsın..peyote'de adnan şenses konser verebilsin ve balık ayhan balık halinde caz konseri verirken saçları ılık rüzgarla dalgalansın diye abe kaynana ne yaptın bize?...evet evet lafı fazla uzatmayacağım..23 senelik müzik yaşantımı paramparça ilan ediyor ve son konserimi pançuk ayında Kuzey Kore'de vereceğim konserle..belki biraz..belki yarım saniye..belki yarın..belki yarından yakın..belki hiç geri dönmemek üzere hadımköy gişe çıkışının 200 metre ilerisine (ama hangi yöne doğru olduğunu söylemiyorum gidiş-geliş yönünüze göre iki çıkışı var çünkü) bırakıyorum.

Bıraktığım yerden devam etmek isteyenler bizzat bana ulaşabilir.

Salgılarımla

Alican Arıcan
07/08/11

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder