19 Ekim 2009 Pazartesi

88 MODEL-30

Kurallara o kadar bağlısınız ki..insanın sizden nefret etmemesi mümkün değil..kurallara bağlı olduğunuz kadar kendi kurallarınızı dayatmaya da en az yazılı kurallara bağlı olduğunuz kadar bağlısınız..sadakat kelimesinden çıkardığınız anlam "çekip gitmemek"..çok ilginç bence..sadakat kelimesi sizler için çekip gitmemek anlamı taşıyor..halbuki çekip gideninde bir söz söyleme hakkının olduğunu hemen unutuyorsunuz..sadakatin mesafe sorunu olmadığını düşünmek resmen işinize gelmiyor..sanırım bu büyük korkaklıklar yüzünden fikir üretebilmek üzerine giriştiğiniz tüm çalışmalar başarısızlıkla sonuçlanıyor..bir duruma uzaktan yorum yapıp "beğenmeme" hakkını kullanınca kendinizi "muhalif" sayıyorsunuz..ama asıl muhalefetin "yeni fikirler" üretebilmekten geçtiğini düşünmek işinize gelmiyor..

Hocalarınız sizlere ödevler veriyor..türlü sorumluluklar yüklüyorlar omuzlarınıza..ve diyorlar ki.."siz artık üniversite öğrencisisiniz ve kendi sorumluluklarınızın farkında olmalısınız.."ardından size verdikleri ödevle size ilk tehditlerini yöneltiyorlar..birey olmanız gereken..tek başınıza halletmeniz gereken işlerle doluyor etrafınız..ve üniversite gibi "sözde" rahat bir ortamda tehditlerle..yıldırmak adına programlanmış hocalarla boğuşmak zorunda kalıyorsunuz..bu elbette sınırları çizili..seviyesi belli bir boğuşma..ancak bir kapkaççı ile yapılan boğuşmadan farkı kalmıyor bir süre sonra..hocalarla edilen boğuşmanın..çünkü sizin birey olmanızdan dem vurup sizi ödevlerle tehdit etmeye başlayan hocalar..gelişmeniz yerine gerilemenize sebep oluyorlar..bu işler sadece ülkemizde mi bu şekilde yürüyor merak ediyorum..ancak ben buradaki problemlerden sorumluyum kendi adıma..sizler lisede okurken üniversite bir "kaçış" yolu olarak gösteriliyor..üniversiteye girmeden üniversite ortamına tapar oluyorsunuz..daha sonra kendinizi içinde bulduğunuzda üniversitenin aslında liseden bir farkı olmadığını görüyorsunuz..çünkü hocalarınız aptallar-meraksızlar,akıllılar-meraklıları bir tutuyor..hele ki para ile eğitim alıyorsanız üniversitede..işte o zaman kaybettiniz demektir..siz hocalarınız için ve okuldaki idareciler için paradan başka birşey değilsiniz..iyi para eden boş bir beyine sahipsiniz..üniversitelerde elbette iyi hocalarla da tanışır..görüş birliğine varmasanızda sağlam bilgiler edinebilir..insan ilişkileri iyi hocalar sayesinde okuduğunuz bölümün ne işe yarayacağını "doğru ve düzgün" biçimde algılayabilirsiniz..ama üniversite genel olarak hayat veren değil hayat karartan bir mekandır..tehdit edildiğiniz..gençliğinizden bezdiğiniz..aptalca isteklere boyun eğmek zorunda kaldığınız..fikir üretmek yerine daha önce üretilmişlerin oylamaya sunulduğu ortamlarda piyon görevi gördüğünüz faşist bir yapı hakimdir üniversitelerde...

Kendi fikirlerinizi oluşturabiliyor..ve kendinize söz geçirebiliyorsanız üniversite size "arkadaştan" başka birşey katmaz..ama iki lafı bir araya getiremeyip girdiğiniz ortamlarda gizlenmeyi tercih ediyorsanız üniversite sınırlarınızı aşmanıza yardımcı olur..üniversitede hocalarınızı sevmemeniz normal..bende nefret ediyorum..çünkü anlayışsızlar..ve tek dertlerinin para kazanmak olduğu gayet ortada..ben insanlar hakkında kesin yargılarda bulunuyorsam bunu belli bir zamanın sonunda yapıyorum elbette..kimseye karşı önyargı beslemedim..ama zaman içerisinde yaptığım tüm yorumların doğruluk payının olduğunu gördüm..şu anda okuduğum okulda ki hocalarım için de aynı şeyi söyleyebilirim..şu an okuduğum okulda ki hocalar..gereksiz bir kibir sahibi ve aslen başarısız insanlar..geçmişte elde ettikleri başarılarının kibirini bizim omuzlarımıza yüklediler..beraber çıktık yola..ama başarıszlıklarına bir yenisini ekleyeceklerinden şüphem yok..Türkiye'de mutlu olmak üniversite mezunu olmakla bir değil..canınızın istediğini yapma özgürlüğünü elde edebilmiş olmanızla alakalı..

Alican Arıcan
19/10/09

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder