Ülkemiz fena halde gergin..bölünmekten..bölünerek çoğalmaktan bahseden-ler var..dağa çıkıp terör bitirmekten bahsedenler var...terörün bitmesi güzel şey elbet..ancak gazete okumaktan aciz bir halka hitap ederken terörü şiddetle bitirmekten bahsetmek sanırım gazete okumamaktan daha sağlam bir yapıya sahip acizlik olsa gerek...Devlet Bahçeli..bizzat kendisi söyledi..dağa çıkılacak.."diğerleri" öldürülecek..ardından hepimiz şu anda yaşadığımız tüm mutluluklardan daha fazlasına sahip olacağız..E peki bir sorum olacak..İmralı'da yatan adam bu ülkeye getirildiğinde asılmaması için "imza" verenlerden birisi kimdi?..yani tamam insanlar balık hafıza sahibi olabilir..az önce de dediğim gibi gazete okumaktan aciz olabilir..ancak madem bugün bu kadar sertsiniz..neden İmralı'da yatan adam bu ülkeye "teslim" edildiğinde o kadar sert olamadınız?..bugün Devlet Bahçeli'nin bu görüşünü destekleyen arkadaşlar madem bu kadar dağa çıkma taraftarı..neden birçoğu aslında "dağdan indirme planını devreye sokan" AKP'ye oy verdi..şimdi diyeceksiniz ki..ne alakası var...e AKP birinci parti...AKP bu ülke de yapılan seçimleri (şaibeli-şaibesiz) bir şekilde kazandı...Devlet Bahçeli'nin dağa çıkma planına alkış tutanlar seçim zamanı neden ortada yoktular...insanlar neden kendi fikirleri ile hareket edemediler...acaba bir şekilde herkes iktidar partisinin yaptığı bazı şeylere içten içe teslim mi oldu?..enteresan dağil mi?..MHP içinden kimse çıkıpta "ey genel başkanım..ey Devlet Bahçeli..İmralı'da yatan adam bu ülkeye teslim edildiğinde idam cezasının kaldırılması için neden imza attın.." diye sormadı..soramadı...soramazlar çünkü bu ülkenin hiçbir partisinde "iç demokrasi" sağlanmış değil..kendi içinde demokrasiyi sağlayamayan adamların ülke de demokrasi adına çalışacaklarına inanan birileri varsa gerçekten kendi söyledikleri yalana fazlaca inanmışlardır.
Bu ülkenin oy kullanma hakkına sahip gençleri partilerin vaziyeti hakkında ne kadar bilgi sahibidir..partilerin gençlik kolları sokaktaki gençleri bilgilendirmek adına ne kadar çalışmaktadır..siyasi partiler halkın içine ne kadar gerçekçi sızabilmişlerdir..insanlara "faşizm" aşılayan türlü siyasi topluluklar amaçlarına ne kadar ulaşmışlardır..
DTP garip bir parti..garip çünkü sadece Kürt çoğunluğu savunması aslında DTP kimliğinin de Kürt faşizmine hizmet ettiğine dair sağlam bir işaret bana kalırsa..yani bu ülkenin her yerine değil de..sadece belli yerlerine hitap ederek sadece fırsatçı muhaliflerin eline sağlam kozlar verirler..terör örgütünü korumaları normaldir..çünkü beslendikleri kaynak budur..ancak terörü sonlandırmak adına attıkları adımları kendi adıma hiç samimi bulmadığımı söylemek isterim...madem çocukların ölmesinden..gençlerin bir bir katledilmesinden yana bu kadar dert sahibi oldular..o zaman samimiyetle tüm halka hitap etmeliler..ancak öncelikle "koz olarak kullandıklarını" düşündüğüm Kürt kimliği üzerinden siyaseti bırakmalılar..bırakmalılar çünkü terör örgütü üyelerine af istemeleri bu halkın sadece "belli" bir kısmını değil..bu halkın tamamını ilgilendirir..yani kimse kendi başına karar almamalı ve uygulamaya çalışmamalıdır..bu ülkenin anahtarı tek bir adam da değildir..bu ülke de yaşayan bu topraklara "hizmet" eden burada iç barışın sağlanması adına önemli adımlar atan herkeste bu ülkenin anahtarı vardır..olmaya devam edecektir..ancak öncelikle ihtiyaç duyulan şeyin "samimiyet" olduğunu düşünmekteyim..yoksa meclis harici mekanlarda yapılan "sert" konuşmalar fayda değil zarar vermektedir.
Münevver Karabulut cinayetinin üzerinden beş sene geçtiğini düşünün...ve o beş senenin ardından Cem Garipoğlu'nun yakalandığını düşünün..fakat bir başka gariplik daha düşünün ki..o gariplikte şu olsun..Münevver Karabulut'un ailesinin buralarda yaşamadığını..en azından bizlere şimdi ki kadar yakın olmadıklarını düşünün..peki o zaman bu cinayetin aydınlatılmasının bir anlamı kalacak mı?..yani birileri birşeyleri "geciktirir" gibi suni açıklamalar yaparken sürekli...kaçanı kovalamadıklarını her hallerinden belli ederken sürekli..adli tıp kurumunda olup bitenler bizleri acı acı güldürürken sürekli..bu ülkenin "ünlü" ailelerinden birine mensup bir psikopatın "beraberindekiler" ile veya "tek başına" işlediği bu cinayetin aydınlatılmasının anlamı kalacak mı?..bunları soruyorum..bunları merak ediyorum çünkü bu ülkenin "ünlü" ailelerinden birine mensup bir psikopatın "beraberindekiler" ile veya "tek başına" işlediği cinayetin aydınlatılamaması "daha basit".."ünsüz" karakterlerin işlediği cinayetlerden hiç bahsedilmemesine neden sebep olmasın..toplum artık tecavüzleri..tacizleri..normal karşılar hale gelmişken..cinayetler..tecavüz ve taciz haberlerinin yanında daha normal karşılanır hale geldiği gün bunların hesabını kim verecek peki..Celalettin Cerrah'a yeni görevinde başarılar dilerim..biraz geç oldu ama güzel oldu...
İktidar olmak güzel şey..elbette güzel olacak..tepedesiniz çünkü..fakat bir iktidarın "neyin" tepesinde olduğunu unutmaması gerekir diye düşünüyorum..umarım AKP saatli bir bombanın üzerinde olduğunu unutmaz..biz gerginlik kaldıramıyoruz..ve işin kötü tarafı kendimizi germek için herşeyi yapıyoruz..bu konuda bir gıdım ileri gidemedik maalesef..biraz daha okumak..okuduğumuzu anlamaya çalışmak..anladığımızı yorumlamaya çalışmak..yorumlarken başkasının hakkında "çirkin" konuşmamak ve herşeyi kibarca halletmek gerek...
Alican Arıcan
03/08/2009
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder