Terk edip gideli yetmiş sene olmuş.Yetmiş senede yetmiş binden fazla tartışılmış.Hiçbirzaman tam olarak anlatılmamış netleştirilmemiş.Hep kahramanlık hikayelerinden bahsedilmiş.Masmavi gözler...altın sarısı saçlar...ve her gün abartılan ve sadece abartıldığıyla kalan bir resim olmaktan öteye götürülememiş.Hiç olduğu gibi konuşulmamış.Din derslerinde din hakkında ne kadar bilgi verilmediyse,tarih derslerindede onun hakkında doğrudüzgün net bilgiler verilememiş hiç.Annesi Zübeyde Hanımefendi babası ise Ali Rıza Efendi,kız kardeşi ise Makbuleymiş.Bize hep böyle anlatılmış.Çocukken geçen zor yıllar bizim tanıyacağımız Atatürk'ün temellerinin sağlamlaşmasında etkin rol oynamış.İleride reklam filmlerine konu olacağını bilmeden karga kovalamış ya da gülü severken dikenine katlanmış ancak bilmiyormuş ki onun elininde kanayıp kanamayacağı reklam filmine konu olsun.Saçma sapan resmedileceğini bilmeden atmış ülkenin temellerini.Kısaca bize hiç anlatılmayan bir adam bizim üzerinde durduğumuz ülkeyi kurmuş kısaca.Fakat kendi kahramanından haberdar olmayan nice nesiller yaşamış bu ülkede ve yaşamayada devam edecekmiş.Ay ile yıldızı seçim malzemesi yapan veya "Atatürk" ismini kullanarak kendine pay çıkartmaya çalışanların bir gün bu ülkeyi yöneten kadroda yer edineceğini bilememiş.O kadar ileriyi görememiş Mustafa Kemal Atatürk.Hakkında yapılan belgesellerin uzun uzun tartışıldığı bir ülkenin varolacağını bilmeden göçüp gitmiş.Nefes aldığı süreçte derdi "kalkınmak" olan topluluğun bugün küresel bir kriz karşısında aciz bir yönetim tarafından rezil durumda yaşatılacağını bilmeden gitmiş cennetine.Nasıl anıyoruz peki.Her bayram gözlerimizin dolmasına sebep olan "kent" reklamları gibi şimdi her 10 Kasım'dan önce Atatürk hakkında çekilecek reklam filmleri ilemi avunacağız.Bize bıraktıklarına kimler ne kadar sahip çıktı."Biz Kaç Kişiyiz?" diye soranlar onumu savundular yoksa faşizmi mi?Toplumu bölenler onun bize bıraktıklarından en önemlisi onun "Medeniyet" mirasından nasibini almayanlar mıydı?Ay ve yıldızı seçimlerde reklam malzemesi olarak kullanan zihniyetin çıkış noktası neresiydi?Hangi akıl hangi ortam buna destek veriyordu.Bir 10 Kasım'da daha gerçek Atatürk'ü tanıyamamanın anlamsızlığıyla bir dakika boyunca ayakta duracağız siren sesi susacak ve biz yeniden Dolmabahçe'de gözlerini kapatan Ata'mızı tanımamış olacağız.Bilmeyeceğiz gerçekten kimdi ne için bu kadar uğraştı bilmeyeceğiz.Çünkü bize hiç bahsedilmemiş olacak.Doğrusu veya yanlışı ile hangi sebepler yüzünden ne gibi davranışlar sergilediğini bilemeyeceğiz.Her sene onun hayatının filme çekileceği konuşulacak yine.Ancak biz onun hayatınıda filme çekemeyeceğiz.Onu canlandıracak oyuncular tartışılacak onun hayatının gereksiz ayrıntıları irdelenmeye çalışılırken başka konular atlanacak.Dedikodusu yapılacak en kötüsü.Ve yine kimsenin haddine değilken Atatürk'ün hayatından bahsedecek film projeleri magazin gazetelerinin sayfalarını süsleyecek.Ama o bunlardan haberdar olmamış olacak nasıl olsa bıraktığı gibi hatırlayacak bu ülkeyi.Yine yalnız ama en azından daha güzel ülkesini...Bize anlatılmayan Atatürk yarın bizi selamlayacak güneşiyle gökyüzüyle herşeyi açığa çıkartan aydınlığıyla.Huzurdan yana olan düşüncesiyle mutlu olmamıza sebep olacak yine.Birisini daha çok sevmemize sebep olacak hatta.O bize hiç anlatılmayacak ancak biz artan merakımızla daha çok seveceğiz onu.Gereksiz siyasi tartışmaların odak noktasına onun ismini alet etmemekte ısrar edeceğiz ancak birileri yine "Atatürk" diyecek elbet.Birileri onun hakkında "kendi" gerçeklerinden bahsedip onun yaşantısını yine saptıracak.Açıklanmayan Atatürk bizi aydınlatacak hani Zülfü Livaneli demiş ya
Bir kıyıdan baktım dünyaya
Ellerimde tuz, avucumda sedef
Bir mavilik, bir açıklık
Özgürlük hasreti
Yüreğime vuruyor
Nerede, nerede insanlar?
Dünyayı güzellik kurtaracak
Bir insanı sevmekle başlayacak her şey
O üzüntü birden gelir
Yağmurlu havalarda
Yeniden kurarım dünyayı ben
Kederlerle
Kimseler aşık değil mi bu şehirde
Dünyayı güzellik kurtaracak
Bir insanı sevmekle başlayacak her şey
Hava, martılar, ışıklı şehir
Sarhoş ediyor beni yosun kokusu
Hilesiz kucaklamak istiyorum
Dünyayı, şehri ve seni
Dünyayı güzellik kurtaracak
Bir insanı sevmekle başlayacak her şey
Söz: Zülfü Livaneli
Müzik: Zülfü Livaneli
Bize anlatılması gereken Atatürk'ü serbest bırakın tutuklu olduğu o raflardan.10 Kasım'larımız daha anlamlı geçsin 19 Mayıs'larda daha bir coşkulanalım onun için.Daha çok heyecanlanalım onun bıraktığı toprak için.
Alican Arıcan
10/11/08
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder