31 Temmuz 2011 Pazar

BEYİN YANDI-400

400. yazıdan sonra artık beyin yandı serisinin "salya" deme vakti gelmiş..belki geçiyor bile
bu bir veda yazısı değil..bu bir vefa yazısıdır..zamanından ayırıp şurayı okuyan kim varsa ona yazılmıştır..
zaten ben "doğum günümü kutlayan-kutlamayan herkese teşekkür ediyorum" diyen kimseyi tam olarak anlamadım.

önümüz oldukça ramazan..yarından itibaren "11 ayın sultanı" başlığı altında rengarenk basınımız din hakkında eğitici..öğretici..zaman zaman yol gösterici yayınlarına başlayacak..
"nerede o eski ramazanlar" muhabbeti dönecek..
çok mühim türkçe olimpiyatlarında ismi çokça söylenen en popüler hocanın yakın çevresinin himayesine çoktan girmiş parlak yüzlerce donatılmış türk dil kurumuna "ramazan" kelimesi hakkında bilgi edinmek için tıkladığımda güncel türkçe sözlükte şu sonuç çıkıyor karşıma..

ramazan Ar. ramaø¥n
a. Ay takviminin dokuzuncu ayı, üç ayların sonuncusu, oruç tutulan ay: “Çocukluğunda çoğu ramazan akşamları bu pencerenin önünde beklerdi iftar topunun ışığını.” -Y. Atılgan.
Güncel Türkçe Sözlük


ramazan coşku ile geçen bir dönem olmaktan çıktı diye şikayet edenler var..sağa sola yazıyorlar..yazacaklar tabii ki..demokrasi var
bizim ülke hakikatten mozaik olsa..alayımız duvar ustası olur çıkardık bana kalırsa..işte o meselede demokrasi yok
bugün facebook'da kendini bilmekten habersiz biri "teravih" iventi göndermiş..ivent sayfasına girdim baktım..herkesin iyi niyetleri mevcut..ramazan ayı öyle bir ay ki..gelenek olmaktan çıkmış sanki..gelenek görenek yerine..günah çıkartma mevsimi muamelesi görüyor gibi..

bizim toplum..nüfus kağıdına sorgusuz sualsiz yazılan dinden soğutuluyor
bence din inancı başlıklara ayrılıyor..
*inananlar
*inanıyormuş gibi yapanlar
*inanmayanlar
*inanmıyormuş gibi yapanlar
*inanamayanlar
*bir şeye insansa bir başka şeye inanmayanlar / inanamayanlar

senelerce türban tartıştı bu memleketin akıllısı-akılsızı..üniversiteler sözde bilim ortamı görevini layıkıyla gördü belli ki..
çünkü toplumsal problemlerde en önce fikirlerine danışılması gereken profesörler..öğretim görevlileri..kabaca sıfat sahibi tüm eğitimciler..genelde görev yaptıkları okullarda çıkan kısa süreli arızaları gidermekle meşgul oldu..

zaten bizim toplumumuzun geneli..genelde başka şeylerle meşgul oldu..
milliyetçi duygular gazlandı..binlerce insan öldü..
siyasi duygular gazlandı..binlerce insan öldü..
dini duygular gazlandı..binlercesi öldü..
yıl 2011..ve yine madımak'tan bahsediyoruz öyle değil mi?..öyleyse bir gariplik olmalı

herkes milliyetçiliği başka yorumladı..
herkes dini başka yorumladı..
herkes siyaseti başka yorumladı..
ve yine binlerce insan uyumak için gittikleri yataklarında saatlerce kapkara tavana bakarak zaman harcadı..
ve gerçekten artık..faydalar faydasız..imkanlar ise imkansızdı..uzayan gecelerde..saatler zamansızdı

"popüler" hale getirilen ne varsa kıymetini bir kere değil..on kere yitirdi..
en büyük aşklar nefretle başlıyor olsaydı..istisnalar kaideleri bozmakla kalmaz..parçalardı
ve paramparça olan şeyler genelde toparlanamazdı..ama biz toparlandık

gazetecileri öldürdüler..toparlandık..
müzisyenlere rest çektiler..toparlandık..
hızlı tren kazası oldu..toparlandık
evvelden yazar kasa fırlatan oldu..yine toparlandık..
asmasalardı..ve besleselerdi muhtemelen yine toparlanırdık..kendimize gelirdik..çünkü televizyonlar renklenmişti..

arabesk pop vardı..
90'lı yılların sonu yaklaşırken..artık orgazma dönemin pop şarkılarıyla ulaşıyorduk
2000'ler alabildiğine sapıklıktı..artık herkesin bir mottosu..o yoksa otto'su vardı
eğlendik..eğlendirildik..doyduk veya doymadık..ama dükkan kapanınca herkes o kapkara tavana bakmaya döndü..
ve horladık..öküzler gibi horladık..dövmesini yaptıracak kadar kıymet vermediğimiz hayvanların şekillerine girdik uyurken..
zaten ona uyumak denmezdi..sızmak denirdi..ki bizler yorgunluktan sızdık..çünkü çok eğlenmiş ve çok yorulmuştuk..çalışmaktan yorulmadık..ama eğlenmekten yorulduk..

kendimize göre daha dindardık..bize göre daha az dindar olanlara saldırdık..
korkanlardan kaçanlar oldu..korkanlardan bizim aramıza katılanlar oldu..cinayetler işlendi..
facebook'ta videomuz işlendi..ve yine kavgayı ayırmaya çalışan o iyi niyetli çocuklar fişlendi..
öyle insanlar olmuştuk ki..demokrasi kelimesinin yanından geçmeyen adamların demokrat olduğuna inandık..çünkü bizler eğlenmekten yorulurken..birileri kenarda köşede senelerdir temellerini attıkları..ve o temelleri atmaktan yorulmadıkları ortamlarında..kendi "solcusunu"..kendi "sanatçısını"..kendi "aydınını"..kendi "yazarını"..kendi "üniversitelerini"..kendi "eşcinsellerini"..kendi "markalarını"..kısacası kendi "kimliklerini" yaratmışlardı..

şu saatten sonra kimin samimiyetine ne kadar inanabilirim ki?
sahi..siz hiç "Milano'da halk otobüsü vahşeti" diye bir başlık okudunuz mu?
okuyamazsınız..çünkü o hiç gerçekleşmeyecek bir kültür şoku

alican arıcan
01/08/2011

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder