29 Haziran 2011 Çarşamba

BEYİN YANDI-389

önümden geçen birine doğru eğilip "saat kaç" diye sordum
bana dönüp bakma zahmetini göstermeden cevap veren bu ayıya biraz bozuldum.
elimde dedektörle "nerede o eski istanbul" şakası yaparken adıyaman'da...

yahu hakikatten şiir yazmak için vakit ayıranların
aslında boşa kürek çektiklerini düşünüyor olmam
daha evvel şiir yüzünden tanınmış insanlara ettiğim bir hakaret midir?

eline her fırça alan ressam olsaydı mesela..
o zaman duvarları boyaması için kime para verecek
ve kimin o duvarları adam gibi boyayamamasından sebep şikayet edecektik?

gerçekten oldukça zor matematik soruları karşısında
döktüğüm soğuk terler
noktalama işaretleri hakkında kararsız kalmama sebep olan o uzun yazılar

güneşin sırtımda imparatorluk kurduğu o yaz günlerinde
önümde duran ve sebepsiz yere dolan o defteri ıslatan alın terlerim
kimse geleceğini o şekilde çizmiyor diye düşünmekten alamıyorum kendimi

evet çocuklar,sayfayı çeviriyoruz komutunu veren öğretmenin
hepimizi gerizekalı zannetmesine katlanamadığım için
ben o sayfaları hiç çevirmedim.

nedendir bilinmez..diye düşünmediğim okul günlerim
hakkında çok kafa yorduğum üniformalarımız
son zamanlarda saten padişah kafalarınız

ve benim sadece siyasi sebepler ile temelini attığım o gariplikleriniz
belki gözünde flaş patlayan balıklar kadar kıymeti olmayan o açılış konuşmaları
sizi bedavaya sağa sola sokan bir emir yağmuru

oraya git..buraya gel ve sayfayı çevir
bıraksan o sayfaları rüzgar zaten çevirir
alnımın terlemesine hiç gerek yok o sayfaların ıslanması için.

sebep yaratarak gerçekleştirilen nefret buluşmaları
kavgaya doğru ilk adımı atan insanın ses tonu
detone olan çığlıklara karşı jürinin tutumu

bir diş sarımsağın otuz iki diş ile alışverişi
iki liralık alışverişin yok yere kesilen fişi
sesteş kelimelerin hayatımda hiç değişmedi yeri

dayama namluyu kulağıma
duyamıyorum seni
kim ulan bu salak!..hangi ordunun eri?

atiye'nin dondurması olsun bu can
seviyorum popüleri.
kaygılarımla alican arıcan

29/06/11

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder