*bi adam varmış..kıl kıl sakalları..pis..pis görünen yüzü..elmacık kemiklerinin üzeri kırmızı..
*bi kadın..beyaz duru bir teni..tertemiz bir aklı..umut taşıyan bir yüzü..ince elleri..kibar bir kadın varmış..
bir gün..ya da o gün geldiğinde..o sakalları kıl kıl olan..pis suratlı..itici herif..adam bile değil herif var ya..işte nasıl olduysa..hayat galiba öyle bir şeymiş ki..kader kelimesinin tanımı o an o gerzek adam için oracıkta değişmiş..o güzelim kadını onun karışsına çıkartmış..o herifin karşısına..adam bile olamamış herifin karşısına..çünkü o herif genelde kıymet vermezmiş..ama kıymet vermediği şeylere madde diyormuş insanlar..nesne diyorlarmış falan..maddi bir değeri varmış o kıymetsiz şeylerin..işte o herif fırlatır dururmuş sağa sola..eline ne geçerse..ama işte..aslında insanların başka insanları ezip geçmeyi değerli bir şey sandığı o hukuksuz..akılsız..dönemde..o pis görünümlü..sakalları kıl kıl olan o herif..karşısına dikilen o güzelim kadını fırlatıp atamamış..herkesin birbirine nesne gibi davrandığı o dönemde..o kadına kıyamamış..utanmış hatta..insanlığından utanmış..dönmüş bir kendine bakmış..düşün yani..
*buna ihtiyaç duymuş o adam bile..dünyadan bi haber..hayvandan farksız o adam..ihtiyaç duymuş kendine bakmaya..bakmış..bakmış..bakmış..ve görmüş ki..yok..yok yani ötesi falan..hangi kalemle hangi hikayeyi yazacak?..hangi hikayeyi yazacak ve o kadını..o güzelim kadını nereye koyacak hikayede..adam bir süre dönmüş bakmış kendine..yahu sen kimsin?..sen kimsin ki kendine bakarak kusur arıyorsun kendinde..herneyse işte..adam bakmış..bakmış..düşünmüş..kusur aramış..bulmuşta..ama onu da göstermiş kadına..demiş "bak işte bu benim kusurum..ama bu benim kusurum olduğu için kusur..belki senin yanında güzelleşir..gözükmez.."..kadın kibar..kadın bozmamış adamı..kırmadan açıklamış..ifade etmiş kendisini..ve o hayvan görünümlü..utanmaz gibi görünen..ancak içten içe de deli gibi acı çeken o adam..kadının kendisine karşı takındığı bu kibar..ince tavır karşısında deli gibi utanmaya başlamış..yerin dibi ile iletişime geçecek kıvama gelmiş neredeyse..
*bu adam o kadını çok sevmiş..görüşmek istemiş..kadın kibarlığını hiç bozmadan kabul etmiş elbet...çünkü onun biriktirdikleri ile adamın yitirdikleri arasında çok fark varmış..adam bir şey yitirir gibi yapıp yitirmemişken..kadının biriktirdikleri ona ağır gelmiş belki de..sonra adam demiş ki..en sonunda.."bana bak..belki bana deli diyeceksin..belki de bu bahsettiklerimin imkansızlıklarından bahsedeceksin dönüp dolaşıp..ama şunu bil ki benim gibilerinin istediği şeyler olmaz pek hayatta..daha çok başkalarının istekleri için bu hale geldim ben..beni ben değil başkaları getirdi bu hale..şimdi ben ne kadar suçluyum bilmiyorum ama emin ol seni kırmak falan değil niyetim..biraz kaba kaçabilirim üstündeki elbiselere göre..ellerine göre..tenine göre..karşında bir tazı var zannedebilirsin..bir ayı gibi görebilirsin beni..ama ben aslında göründüğüm gibi değilim..çünkü bu görüntü benim değil..bana bunu giydirdiler..ben giyinmedim.." kadın şaşkın..kadın anlamamış önce..ancak adam tüm kabalığıyla detaylandırmadan..açık açık söylemiş bu defa.."bana bak bu gezegen ne bokuma yarıyorsa..umrumda değil anladın mı?..ben senin yanında olmak istiyorum hep"..demiş..kadın daha da şaşkın..o an taşlar yerine oturmuş..
*adam yaptığından biraz pişman..dönüp bakmış kendine.."ulan ne dedin ki..sen kimsin?..nesin?"..kadın bozmamış ama..ince işte..ince kere ince..iyi şeyler söylemiş..bu işin olamaması durumuna ikna etmiş adamı..aslında adamın ikna olmak gibi bir durumu yokmuş..ama sırf..sırf o güzelliğe..o inceliğe saygısızlık etmemek için..dış görünüşüne hiç yansımayan..hiç anlaşılmayan..bir şekilde saygı göstermiş..dinlemiş..dinlemiş..dinlemiş..sonra o adam çat sesi ile düşmüş en dibe..dibe düşenin güç alarak yükselmesi hikayesine hiç inandırmamış kendini..bir dönmüş etrafına bakmış..bir bakmış ki..etrafta kimse yok..karanlık değil aksine her yer ışık..ama herkes kaçmış..şimdi karanlıkta üşüyerek uyuma şansı da kalmayan bu adam.."ulan herşey iyi olsun diye uğraşırken nasıl tersine dönüyor..ben başarısızım sanırım..ben yapamıyorum.." demiş..ve başlamış yavaş yavaş yürümeye..
*yürüdükçe üstündeki yükleri bırakmış...özlemeyi bırakmış..ağlamayı bırakmış..düşünmeyi bırakmış..istemeyi bırakmış..ama tek bir şey kalmış onda..o tertemiz..o minicik kadının yüreğini taşımış hep..evet hiç öldürmemiş bir başkasını..bir düşünceyi savunayım derken..başkasının hayatına mayınlar döşememiş..yıkmak yerine yapmayı tercih etmiş ama yeri gelmiş paramparça etmiş başka hayatları belki..çünkü yüzünden çıkan görüntü..rezalet..ahlaksız..pis bir görüntüymüş..kıl kıl sakallarına bakmadan o güzelim kadının yoluna düşmüş..bir gezegende..adı bile konmamış bir gezegende..bir kadını o kadar çok sevmiş ki..ne yaşamanın..ne de ölecek olmanın..ya da ihtimaller dahilinde barınan ne varsa işte..neticede anlamsızlaşmış dünya..
*sonunda o adam..boğulmuş..kendi içine doğru çökerek..kendi kendini boğmuş..yolların..yılların..geçen o kadar senenin bir anlamı kalmadan yok olmuş gitmiş..bir toprak..bir su..bir çiçek olmuş çıkmış..bir böceğin itelenme hadisesi gibi olmuş mesela..ayakkabının tabanı ile bir olan bir karınca..güneşin en parlamayan hali..ayın en aydınlatmayan hali..yangının en sönük dakikası..bir ağacın en gölgesiz zamanı..
*kadınsa hep mutlu yaşamış..çünkü adam en çok bunu dilemiş..çünkü birisi en çok neyi dilerse o kesin olurmuş..bir ağacı ağaç yapan dallarından vazgeçebilme ihtimaliymiş..işte o adam..dallarından vazgeçmiş..ve öyle bitmiş.
Alican Arıcan
25/10/2010
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder