
*"Bir eve bir mimar fazla" dediği gün babam..Orlando'da çalıştığım çiftlikten gözyaşları içerisinde ayrılıp,İstanbul'a dönmem hayatımın en manasız dönüm noktalarından biriydi.Annemin ocağın altını açık unutup beş katlı evimizi kül edişinin yedinci yıl dönümüne denk gelmişti İstanbul'a ayak basışım.Tüğlerim diken dikendi..develer pırpır iken pireler tellal iken sahi kimdi seni sken?..herneyse..lisede aynı sırayı paylaştığım ve toprak sahada engebeli paslaştığım Resul ise konservatuar sınavı esnasında altına sçtığı için sınav salonundan kovulmuş olmanın verdiği hüzünle kendisini asmayı denemiş ancak yine başarısız olmuştu.İlkokulda sarı bıyıkları ve siyah saçlarına anlam veremediğim,ancak ergenlik dönemimde kendisinin günde altı paket sigara tükettiğini öğrendiğimde "aa o zaman o bıyıklar normal" diyerek derisine sinmiş tütün kokusuna sempati ile yaklaştığım sınıf hocam Bekir Ballıg.t o gün görevinden istifra etmişti.Elinde büyüdüğüm kol ise elinden vazgeçmenin verdiği rahatlığa dayanarak Endonezya'ya yerleşmiş ve orada yeni doğan çocukları korumaya / kollamaya başlamıştı.Bazı haberler canımı sıkıyor bazıları ise keyfimi yerine getiriyordu.İstanbul'a ayak bastığım gün gerçekleşen Ebru Gündeş halk konserinin yarattığı izdiham sebebiyle on beş kişinin ruhunu yetkili mercilere teslim etmesi halk konserine katılan hayvanlarca mutluluk verici bir habermişçesine karşılanmıştı (ne uzun cümle lan bu)..bugün düşünüyorum da çocuklarımı Londra'da okutmakla Trabzon'da okutmak arasında fark yokmuş..ya da tek fark İngilizce-Türkçe imiş..yoksa iki coğrafyada da aynı oranda yağmur yağıyorumuş.Evet bir eve sekiz mimar fazlayken bir mimar az olabilirmiş ama mimarlar güzel insanlar olurlarmış..yeter ki işlerini düzgün yapsınlarmış..şimdi şapkamı önüme alıp arkama yaslandıktan sonra düşünürken..reklamcılığın çok saçma birşey olduğunu anımsıyorum ama yaptığım şeylerin esasında reklamcılık adı altında değerlendirilmesini de pek doğru bulmuyorum..çünkü ben tam olarak ne yaptığımı bilmiyorum..benim cam kırıklarım var ve ayağımın altı kesik.
Alican Arıcan
Skoda'nın Çöpleri isimli romanımdan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder