30 Temmuz 2009 Perşembe

FUTBOL SADECE FUTBOL MUDUR?

Başlığı önceden koydum.Yazıyıda kafamda bitirdim gibi sadece kelimeleri adam gibi sıralamam gerek.Yoksa kimler için ne yazacağım çok açık.Haftalarca devam eden ve haftalarca muhabbeti dönen bir "spor"dan bahsediyorum.Evet kimileri tarafından sahadaki aptalların peşinden koştuğu bir toptan ibaret,kimileri için felsefesi anlatılacak kadar mühim ve bazıları için tam anlamıyla yaşam biçimi.Para babalarının kararmış paralarını aklamak için kullandıkları bir yol ya da kararmış paraların "taraftar" sevindirerek aklandığı ortam.Nasıl ki "aşk" kelimesinin ağzına edilmişse dünya üzerinde;"futbol" kelimesinin de ağzının derinliklerine edilmiştir dünya üzerinde.Kimisi bir Maradona'nın daha yeryüzüne gelmediğinden yakınır kimisi ise Arda'nın büyük yetenek olduğundan.Araplar Brezilyalı futbolcular sayesinde aklar paralarını,Brezilyalı futbolcular ise attıkları her golden sonra gökyüzüne işaret çakar iki elin işaret parmağı ile.Hakkında sürüyle kitap basılmış ve futbol tutkunlarınca satın alınmıştır.Bazısı futbolun bu kadar ilgi gördüğü ortamda özellikle uzak durur ondan.Takım tutmayan insan evlatları bir güzel dışlanırlar futbolun konuşulduğu ortamlardan."Ne buluyorsunuz şu oyundan anlamıyorum" tepkisi ile zaman zaman karşılaşır futbol delisi insan evlatları ve hemen uzaklaşırlar o mekandan.Çünkü çok sevdiğin birşeyi aslında neden sevdiğini tam olarak bilmezsin ya.Sanıyorum futbola olan ilgi ve alakada onun gibi birşey.Sen adama sergi gezmeyi sevdiremezsin ya da şiir okuma alışkanlığını kazandıramazsın ancak bir Sergen Yalçın izlet adam hemen merak eder ve ilgilenmeye başlar futbol ile.Zidane'ın Materazzi'ye attığı kafa hakkında herkesin bir yorumu vardır.Ama Türk-Kürt ayrımına nasıl sonuç bulunacağı konusunda kimse adam gibi kafa yormaz ya da Tuzla'da süren işçi ölümleri ile kimse ilgilenmez.Dünyanın kuralı sanıyorum bu.Yani ilgi çeken tek birşey varsa gerisi karıncadır mantığı.Bu hafta sonuda çoğu hafta sonu olduğu gibi oturdum izledim maçları.Haftanın ilk maçını Beşiktaş üç puan alarak noktaladı,ardından Trabzonspor kendi sahasında üç puan kaybetti daha sonra Fenerbahçe Ankara'da sahadan mağlubiyetle ayrıldı ve son olarak Galatasaray ligin son sırasındaki Kocaelispor'a farklı bir biçimde mağlup olarak haftanın Beşiktaş ve Sivasspor açısından mutlu biçimde noktalanmasına sebebiyet verdi.Bu maçlar sonuçlandı etti derken aklıma bir kelime geldi "adalet".Evet belki de futbol ilk defa adam gibi bir işe yaradı benim için.Adaletin ne kadar önemli olduğunu hatırladım birkez daha.Ve adaletin eşit dağıtıldığı zaman insanın ne kadar mutlu olduğunu gördüm.Son zamanlarda ortalığı karıştırmak için elinden geleni yapan bir başkana ve o başkanın başını çektiği bir yönetime sahip asırlık bir kulübün nasıl rezil edilebileceğine şahit oldum.Diğer bir tarafta suni çim üzerinde garip hareketler yaparak Gençlerbirliği futbolcularının kaçırdığı goller için binlerce kez şükür eden asırlık bir kulübün futbolcularını görmüştüm.Denizlispor oyuncularının oynadığı topu sadece izleyip zaman zaman beceriksizlik sergileyen anadoludan çıkan tek şampiyonu gördüm birde.Ve bunları böyle düşününce aklıma bu kulüplerin yöneticilerinin sezon içindeki anlamsız sertlikteki serzenişleri geldi.Yani aslında futbolun sahada oynandığını unutup işi masa başında bitirmeye çalışan birçok adamın rezil oluşuna şahit oldum.Birileri elbette puan kaybedecekti ancak bence bu hafta gerçekten "hak edenler" puan kaybetti.Federasyon binasına yürüyüş yaptıranların,baltaları topraktan çıkartanların,futbol federasyonunu koruma adı altında verilen ortam gerici demeçlerin sahiplerinin bir bir rezil oluşuna şahit oldum.Futbol kulübünün ismini ülke ismi ile bir tutanların,kulüp taraftarlarına kimlik bunalımı yaşatanların,federasyona taraftar yürütüp MHK başkanına "Ermeni" diye tehditler yağdıranların kendi yarattıkları kaos ortamına gömülüşlerine şahit oldum.Seneler önce elde edilen başarılar ile bugün oynanan ligde ayrıcalık isteyenlerin aslında sağlam olmayan temeller attıklarına şahit oldum.Başkalarının acı çekiyor olması hoşuma gitmez elbette.Ancak sen kalkacaksın ve kendine adalet isteyeceksin ama başkasına yapıldığı zaman sesini çıkartmayacaksın.E o zaman şimdi kusura bakmayacaksın.Sen kalkacaksın kendi teknik direktörünün yardımcılarını kovacaksın,sen kalkacaksın takımının oyuncusunu tesis çıkışında dövdüreceksin ve aynı sen federasyona cephe alıp ortalığı kendi başarın için karıştırmaya çalışacaksın.İşte o zaman sistem bir noktada çöker.Çünkü ne olursa olsun dünya adaletsizliğin bu kadarına göz yummaz.Senin futbolcun hakeme el-kol yaparken hakemden kart görmediğinde bunun lafını etmeyeceksin ancak Delgado atıldığında bunu "normal" karşılayacaksın.E kusura bakmak yok o zaman işte bazı şeylerin acısı geçte olsa çıkar.Dünya bu kadar adaletsizliği kaldırmaz arkadaşlar.Ben bugün adaletin ne demek olduğunu daha iyi öğrendim adaletin ne demek olduğunu hatırladım.Futbol iyidir kötüdür mafyaların ortamıdır o ayrı iş.Belki de öğrenmek ya da bildiğimiz birşeyi hatırlamak istediğimizde ne sayesinde öğrendiğimiz ya da hatırladığımız önemli değildir diye düşünüyorum.Belki de mühim olan sadece öğrenmek istemektir.

Alican Arıcan

22/02/09

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder