30 Temmuz 2009 Perşembe

88 MODEL-13

Elalem vardı Mersin'e biz sürekli gideriz tersine...Topkapı Sarayında İdil Biret konseri olacakmış..olmuş.Bunu fırsat bilen bir kaç akıllı..zekası bizlerden daha fazla çalışan bir kaç arkadaş..konserin yapılacağı yere gidip bir partinin bayrağını açıp..Doğu Türkistan'da yaşananları bahane ederek..Topkapı Sarayında şarap içilmesine tepki koymuşlar..
Bu ülkede bir süre önce bayrağı açılan partinin genel başkanı helikopter kazası geçirerek yanındakilerle beraber yaşamını yitirdi...ismi kötü olaylarla anılan bir partinin genel başkanı sıfatıyla öldüğünde insan evladı oluşundan..aile babası oluşundan sebep bende üzüldüm...Üzüldüm çünkü yaşanan ölüm sadece o kişi için değil..o helikopterde bulunan diğerleri içinde acıydı..üzüldüm çünkü ben herkes için üzülebilirdim..ben bir sınıfa ait değildim..bir sınıfın sözcülüğünü yapmaya çalışarak çevre edinmeye çalışmadım..üzüldüm çünkü ben önce "insana" değer veririm..benim için önem sırasının en başında önce insan gelir..gelmelidir.Olması gereken zaten budur.

Ancak İdil Biret konserinde "şiddet yanlısı" tavır takınmamaktan bahseden bu meşhur partinin meşhur olma isteğiyle delirmiş "tepkisel" üyeleri esasında aldıkları gücün kaynağını bir defa daha gösterdiler..maalesef gösterdiler...keşke hiç göstermeselerdi.Unutmuş olsaydık..ya da unutmaya çalışsaydık.Bu adamlar "kendilerinin şiddetle alakası olmadığını savunan" insanlar..bizim şiddetle alakamız olamaz biz ancak barıştan yanayız..vay vay vay..rahmetli genel başkanlarıda son zamanlarında bu tür açıklamalar yapmış..keşke gerçekleştirebilseydi bu barış ortamını..ismi kötü olaylarla anılmasına rağmen keşke bizleri gerçekten barış istediğine inandırabilseydi..parti içinde barındırılan "faşist" beyinlerin nasıl o hali aldıklarını anlatıp bunu düzelteceği konusunda söz verseydi ve tüm bunları yaparken dünyanın en samimi insanı olsaydı keşke..rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu bu bahsettiklerimi gerçekleştiremedi..en azından daha önce belli çalışmalar içerisine girmişse de başarılı olamamış..İdil Biret konserinde yaşananlar bunu ispatlar nitelikte.Bir kaç ay önce diyalogtan bahsederken birilerinin çıkıp "Türkçülük-İslamcılık" temellerine dayanarak akılları sıra bir sanat buluşmasına verdikleri tepki sadece cahilliktir..ancak cahillerin verebileceği bir tepkidir.Ve işin en acı tarafı cahil dediğimiz insanın aslında okumamış olması değil..okuduğunu anlamamış olmasıdır.

Ergenekon oluşumu konusunda bir çalışma yapılıyor..her yer aranıyor..herkes sorgulanıyor..neyse bu duruma zaten alıştık..zihnimiz bağışıklık kazandı vaziyete.Ancak gariplik şurada baş gösteriyor benim için..Vakit gazetesi her zaman olduğu gibi rahat duramıyor ve İdil Biret konserini hedef gösteren yayınlar yapıyor..insanlar..bu Alperen Ocakları denilen topluluğu..Büyük Birlik Partisini temsil eden bu topluluk konser alanına gidip Doğu Türkistan'da olanlarla verilen konserde şarap içilmesi konusunda ortak bir nokta bulup kendilerince kriz yaratmaya çalışıyorlar..bunu rahatça yapabiliyorlar..çünkü bildikleri tek şey bu ülkede milliyetçi ve dinci tavırlara sonuna kadar saygı ve sevgi var..hem de sadece halkın duyduğu sevgi değil..aynı zamanda resmi kurumların duyduğu sevgiden de sözedebiliriz..Kimsenin içeri atılmasına durduk yerde acı çekmesine gerek olduğunu düşünmüyorum..ancak isimleri iyi şeylerle anılmayan toplulukların..dini ve milli değerleri sömürerek başka şeylere tepki koyup..dünya üzerindeki şiddetle alakası olmayan bir sanatçıyı hedef alan vaziyetlere katlanamıyorum.Kimse kusura bakmasın..kimse kusura bakmayacak..herkes ciddi anlamda insanlığını ve insanlığının sınırlarını bilecek..herkes kendi özgürlük sınırları içerisinde hareket edecek..ne din..ne milliyet..bunlar alınabilir-satılabilir şeyler değil..doğal olarak tapularıda kimsede değil kardeşim..ne Allah sizin..ne Türk olma durumu...Mecbursunuz saygı duyacaksınız...şarap içmek zorunda değilsiniz elbette..ancak içene saygı duymak zorundasınız..içilmiyorsada saygı duymak zorunda olduğunuz gibi..Herşeyi deli gibi takip eden Ergenekon savcısı neden Vakit gazetesi hakkında "sağlam" bir çalışmaya girmiyor..neden herkese dokunulabiliyorda Vakit gazetesine dokunulamıyor..Vakit gazetesi dinin sahibi mi?..Vakit gazetesi dinin güvencesi mi?..Vakit gazetesi yazarları peygamber soyundan mı geliyor?...sorulacak soru çok..çünkü Madımak otelinin yakılmasına destek olan zihniyet ile İdil Biret'i hedef gösteren zihniyet arasında hiç bir fark yok..fark yok çünkü zaman değişmiş olsa da yaşananlar aynı...

Milliyetçi olmak suç değil..ancak faşist olmak suç..yani milliyetçilik yapıyorum derken başkalarının yaşam tarzlarına müdahale etmek sonuna kadar suç..ne olursa olsun suç..hiç bir değer hiç kimsenin tekelinde değil.Bu sebepten hiç kimse bir başkasına kendince tepki gösterme hakkına sahip değil.Neymiş efendim yüz kişi toplayıp bir mekana gidecekmişsiniz..ardından orada parti bayrağı açıp namaz kılacakmışsınız..tehditler savuracakmışsınız..Doğu Türkistan'da olanları kınamak için İdil Biret konserini tercih edecekmişsiniz..vay be şahane..öyleyse gün içinde boğaz köprülerinden bir tanesini kapayıp futbol maçı yaparak futbol toplarını denize atıp..futbol dünyasına kendimce bir tepki verebilirim..nasıl olsa ben de bu ülkenin bir vatandaşıyım öyle değil mi?..benim de bir şeylere hakkım olmalı...garip işler..garip insanlar.Birilerinin yönlendirmesine ihtiyaç duyan kendi tarihinden habersiz cahil insanlar..Katil gibi yetiştirilip katil yetiştirmeye devam eden insanlar.Milliyetçiliği faşistliğe çevirip kan emen insanlar...katiller..üstü başı kan kokan ve cehalete kurban verdikleri beyinlerini geri kazanmak konusunda kendilerine gidecek kapı bulamayan insanlar...Bu ülke de bu insanlarla yaşıyor olmaktan utanıyorum...korkuyorum...ancak bir gerçek var ki...gitmiyorum..inadına KALIYORUM!

Alican Arıcan
13/07/09

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder