Eskiden kendimden büyük olan adamlara özenirdim.Mahallede bir abi vardı üstteki bi kaç dişi öne doğru çıkık olan mesela nedense bir süre onu taklit etme gereksinimi duyduğumdan tavşan dişli çocuk taklidi yapıyordum.Nereden bilebilirdim ki o şekilde daha çirkin gözüktüğümü (aynaya baktığımız mı vardı).Şimdi büyüdük tabii beğenilme çabaları var bayanlar tarafından yani şahsen benim var ben dikkat çekmeyi severim ama bu konuda bir çabam olduğunuda düşünmüyorum.Herneyse ben büyüdükçe örnek aldığım adamlarda değişti tabii ve şekilleride değişti.Daha sonraları yani bu daha sonraları ortaokul dönemime denk gelir başka bir abinin sakız çiğneme tarzını benimsemiştim sakız çiğnediğim anlarda onun gibi çiğnemeye çalışırdım.Muhtemelen o abi şimdi evlenmiştir falan İngilizce dersi alırdım ondan o zamanlar ben altıncı sınıftaydım işte var gerisini sen düşün ulan ne günlerdi be.Adam şimdi evlenmiştir diyorum düşün ben ne kadar ufakmışım.Zaten ufaklığımda çekilen fotoğraflarımı gördüğümde insan içine çıkış şeklimle alakalı hüzünler yaşıyorum.Yani ortaokulda falan resmen üzgünmüşüm yazıkmış bana.İyi birisi çeviripte para vermedi yolda.Bazen kendimi hiç sevmiyorum inan.Neyse işte böyle bir kaç tane abi var ufaklıktan örnek aldığımız saygı duyduğumuz falan.Sağolsunlar varolsunlar bugün belli bir kimlik oluşturabildiysek onlar sayesindedir.Üzerimde kolaj çalıştım resmen.Hani ileride anlatılası yazılası bir hayat hikayem olursa o adamların adı geçmese bile en azından varolmuş şekillerinden bahsettirebileceğim.Ancak bir önceki yazıda falan belirttiğim gibi ismim pek uygun değil yani ağır bir isim değil böyle tarihe altın harf şeklinde kazınsın falan zor.Heykelimi falanda açmazlar.Bunları bilerek yaşıyor olmak güzel en azından sessiz sakin bir hayatım var.Hani sürekli olarak gittiği mekanlarda dikkat çekmek adına yada yakın çevresine "bakın ben zırttırı bara gidebilecek kadar zenginim aslında" demek için fotoğraf falan çeken (genelde) kızlar ve yanlarındaki maloş erkekler var ya işte benim öyle bir hayatım olmadığından maalesef ne ıssız adam olabilirim nede ıslı.Bana her türü ters adam olmanın.Benim örnek aldığım abiler çok başka hayatlar kurabilmişken kendini şekilden şekile sokanların örnek aldığı isimlerse demir parmaklıklar ardında olabiliyor çoğu zaman.Adam zengin tabii yanında mankene benzer bayanda var hani futbolcuya benzeyen zenci adam misali.Yani hayat ona güzel abi adam kabaca "şekil yapmış" şekilli yani senin benim gibi gidecek bir içkiye "atıyorum" ki o eminim atmıyordur 40 ytl verecek misal.Ya da sen ben genç türksel gününü beklerken adam gidecek bir sinema filmine 20-25 ytl verecek misal yanındada patlamış mısır artı pepsi falan ve sen ben hala kapıda genç türksel şifresi beklerken.Pazartesi-perşembe triplerine çoktan girmişken ve televizyonlarda dönen genç türksel reklamları ancak senin benim gibi adamlara hitap ederken.Elin zengini "mal" varlığı dolgun olan elemanı elbette bastıracak parayı."Zaten başarısızlığın daimi sponsoru parasızlıktır."diye boşuna demedim vakti zamanında.Yani ister oku ister okuma istersen yakışıklı ol ister çok güzel istersen dünya çirkini ödüllerini kazan istersen sempatik ol yada atletik istersen donunla gez istersen tuvaletinle gez neticede para yoksa yada var olan para onun kadar göz önünde olmaya yetmiyorsa hayatın boyunca kapital sistemin hıyarları ile yarış halinde olup elindeki ile yetinme fikrini doğuştan kabullendiğin bir ortamda doğduğundan küfürü basacaksın zengine.Ne sen değişeceksin ne de ben.Evet belli olmaz daha genciz falan hani belki akıllı bir birey oluruzda maddi anlamda güçleniriz ileride.Zor gibi gözüksede bellide olmaz.Her maçın üç sonucu var abi ya kazanırsın ya kaybedersin yada kimse kazanmaz.İşte biz ona beraberlik diyoruz.Ve günümüzde görünen o ki türlü türlü beraberlikler genelde abuk subuk sebeplerden bitiyor.Bir mekana gittin yanındaki zırtlak bir fotoğraf çekti ve senide o fotoğrafta etiketledi.İşte bu sebepten sevgilisinden ayrılan tipler gördüm ben.Adam gidiyor efendime söyleyeyim girişin beş milyon çıkışın ise onbeş milyon olduğu bir mekanda içiyor içiyor yanındaki manken benzeri bayanlarda çekiyorlar fotoğrafı altlarına anlamsız yorumlar "jnmmmm","mujukkkkk","bojukkk","injiiikk","bonjuukk" türünden falan.E bir süre sonra taraflardan biri daha zeki çıktığından esasında anlamsız olan ama bulunmak zorunda olan bir bahane yüzünden tek taraflı fesih yoluna gidiyor sözleşmede.Hani çözüm olacaksa ölümde bir çözüm ya duruma göre.Aslında insanoğlunun o kadar duyarsızlık eğitimi görmüş hali bence öldürülmeli.Tamam benimde bencilliklerim falan var ama bilmem kimin bir ayda yediği parayı ben bir gecede harcıyor olsam yada en azından ona yakın bir parayı harcıyor olsam biraz sıkılırım falan.Bide böyle tipleri "ya abi adam kazanıyo onun parasından bize ne ister yer ister turşusunu kurar" ulan tamam adamın parası varda işin kötüsü cahil dediğin adamda aynı "partiye" oy veriyor partiden partiye koşan adamda aynı partiye oy veriyor hani arada bir uçurumdan bahsediyoruz bazen öyle yerlerden geçiyorum ki gecekondular ve lüks siteler yanyana falan ama esasında ikisininde oyları aynı yere gidiyor e bu uçurum niye.Adam o parayı harcarken o uçurumun sebebinide düşünse belki saygı duyabilirim ama bu sosyetik annelerin fakirlere yardım etmesini falanda istemiyorum tam aksine sosyetik annelerin ve hatta sosyetik babaların gittikleri mekanlar sosyetik gençlerin ayak bastığı yerlerin derhal kapatılmasını çektirdikleri fotoğrafların mossad tarafından yok edilmesini ve ergenekon davası kapsamında hepsinin içeri atılıp sebepsizce ölüme terk edilmelerini ve hatta işin şiddet kısmında ileriye giden olursa bizzat destek olacağımıda belirtmek isterim.Hani neden bu kadar kızdığımı açıklamam gerekirse aslında tam olarak istediğim biraz samimiyet.Yani ben çocukken dünya çok daha anlaşılır bir yerdi yani hiç yoktan bunun on sene öncesi falan diyeyim ama iyiydi yani ne msn vardı ne adam gibi internette zaman geçiren insan evladı vardı falan.Çıkardık top oynardık salak salak.Salak salak dediğime bakmayında neticede arkadaşlıklar muhabbetle gelişirdi şimdikiler gibi msne ekledimdi eklemedimdi dertleri yoktu.Yani bilgisayarın bozulduğunda arkadaşınla görüşememe gibi bir derdin yoktu.Yine görüşürdün yine zaman geçirirdin çünkü belki bilgisayarın hiç önemi yoktu.Evet parasal sıkıntılar belli bir zamandır bu ülkede "su içmek ve bir süre sonra gidip işemek" kadar alışılmış birşey ama ne bileyim bir mekana gittin fotoğraf çektirdin ve büyüdüğünü sandın falan olayı yalan esasında sen gittin paranı harcadın ve kaybeden yine sen oldun.Diploma satın aldığın okulları yaşattın birilerini zengin ettin zamanla sende zengin oldun ama kültür seviyeni arttırmaya kastıran sanatçılar esasında hep maddi imkansızlıklarla boğuştu.Yani senin gidip izlediğin oyunda "kralı" canlandıran adam aslında seneler sonra ilgisizlikten ölebilecek kapasiteye sahip bir tiyatrocuydu ya da izlediğin filmi çeken adamın tüm varlığı sinema olduğundan belkide filmine sadece senin gitmen yüzünden batacak ve geberip gidecekti.Çünkü seninde içine malzeme olarak dahil olduğun rekabet dünyasında bir kural var dı ki o kuraldı belkide bizi bizden alan.İnsanlığımızı içinden çıkılmaz bir kafesin içine tıkan "babanın oğlunu bile tanımayacaksın" diyebilmekti belkide bizi bu kadar hırçınlaştıran.
Alican Arıcan
12/12/2008
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder